NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدٌ
حَدَّثَنَا
عِيسَى بْنُ
يُونُسَ
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
حَسَّانَ
عَنْ
مُحَمَّدِ بْنِ
سِيرِينَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مَنْ
ذَرَعَهُ
قَيْءٌ وَهُوَ
صَائِمٌ
فَلَيْسَ
عَلَيْهِ
قَضَاءٌ وَإِنْ
اسْتَقَاءَ
فَلْيَقْضِ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ أَيْضًا
حَفْصُ بْنُ
غِيَاثٍ عَنْ
هِشَامٍ مِثْلَهُ
Ebû Hureyre (r.a.),
"Rasûlullah
(s.a.v.) şöyle buyurdu" demiştir:
"Oruçlu iken
istemiyerek kusan kimseye kaza gerekmez. (Ama) Kendi isteği ile kusarsa,
orucunu kaza etsin."
İbn Mâce, sıyâm;
Tirmizî, savm; Ahmet b. Hanbel, II, 498, Hakim, el-Müstedrek, I, 427; Muvatta
savm; Bey ha kî, es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 219.
Ebû Dâvud dedi ki:
"Bu hadîsin benzerini Hafs b. Ğıyâs, Hişâm'dan rivayet etmiştir."
İzah:
İstenmeyerek kusmaktan maksad,
kişinin herhangi bir dahli olmadan, kusmuğun kendi kendine gelmesidir. Kendi
isteği ile kusmak, parmak atma vesaire gibi bir yolla isteyerek kusmaktır.
Bu hadîs-i şerif,
mutlak olarak az veya çok, kendi kendine gelen kusmuğun orucu bozmadığına, istenilerek
getirilenin ise, orucu bozduğuna delâlet etmektedir. Biz önce, kasdî ve iradî
olmayan kusmayı inceleyeceğiz:
Kendi kendine gelip de
önlenemeyen kusma dört mezhebe göre orucu bozmaz. Ağıza gelen kusmuğun geriye
gitmesi halinde oruç bozulur ve kaza icâb eder. Ancak Hanefî imamlarından Ebû
Yûsuf'la Muhammed arasında şu tafsilât göze çarpmaktadır:
Ebû Yûsuf, geriye giden
kusmuğun ağız dolusu olması halinde orucun bozulduğuna hükmeder. İmâm Muhammed
ise, geriye giden kusmuğun azlığına çokluğuna değil, geriye gidiş sebebine
bakar. Muhammed'e göre kusmuk geriye kendi kendine giderse orucu bozmaz. Kişi
yutarsa, o zaman orucu bozulur. Bu izahın ışığı altında, istifra eden bir
oruçlunun kusmuğunun geriye gitmesi konusunda şu dört hâlin olabileceği düşünülür:
1. Kusma ağız
dolusundan azdır ve kişinin müdahalesi olmadan kendi kenidne geriye gider. Bu
durumda hem Ebû Yûsuf hem de Muhammed'e göre oruç bozulmaz.
2. Kusmuk ağız dolusu
olmaz fakat kişi içeriye kendisi iade ederse, yâni yutarsa, oruç Ebû Yûsuf'a
göre bozulmaz, Muhammed'e göre bozulur.
3. Kusmuk ağız dolusu
olur ve içeriye kendi kendine giderse, İmâm Ebû Yûsuf'a göre orucu bozar,
Muhammed'e göre bozmaz.
4. Kusmuk ağız dolusu
olur ve içeriye kişinin isteği ile iade edilirse, her iki imâma göre de oruç
bozulur.
Yukarıda işaret
edildiği gibi kusmak sebebiyle oruç bozulursa, sadece kaza gerekir.
Hadîs-i şerifin
devamında da yine mutlak olarak, kasden istifra etmenin orucu bozup kazayı
gerektirdiği ifâde edilmektedir. Ulemânın cumhuru bu görüştedir. Ancak önceki
meselede olduğu gibi burada da Ebû Yûsuf'la Muhammed'in görüşleri arasında
bazı farklar göze çarpmaktadır. Şöyleki;
Kasdî kusma ağız dolusu
ise, ittifakla orucu bozar ve kazayı gerektirir.
Ağız dolusundan az olur
ve içeriye kendi kendine giderse, İmâm Muhammed'e göre orucu bozar, Ebû
Yûsuf'a göre bozmaz. Ağız dolusundan az olan kusmuk bile bile yutulursa, hem
Ebû Yûsuf hem de Muhammed'e göre orucu bozar. Ebû Yûsuf'tan diğer bir rivayete
göre ise oruç bozulmaz.
Bu anlattıklarımız,
kusmuğun yemek, su veya safra olması halindedir. Balgam olduğu takdirde nasıl
gelirse gelsin, orucu bozmaz.
İsteyerek kusmak, Atâ
ve Ebû Sevr'e göre orucu bozar ve keffâreti gerektirir. Ancak bu görüşün delili
yoktur.
İbn Mesûd, İkrime, Rabîâ
ve Kâsım'a göre, kusmuk ister kendi kendine gelsin, ister kişinin isteğiyle
olsun, geriye birşey gitmediği takdirde orucu bozmaz. Bunlar, Tirmizî'nin Ebû
Saîd el-Hudrî'den merfû' olarak rivayet ettiği "üç şey orucu bozmaz; kan
aldırma, kusma ve ihtüâm olmak", manâsındaki hadîse dayanırlar. Ancak bu
hadîs, delîl olacak kadar sıhhatli değildir. Çünkü senedinde, Abdurrahman b.
Zeyd b. Eşlem vardır ki o, zayıftır. Bunun için Tirmizî, "bu hadîs mahfuz
değildir" demiştir.
Bu görüşler arasından
en kuvvetlisi cumhurun görüşüdür. Gerçi cumhura delîl olan bu (üzerinde
durduğumuz) hadîs tenkide uğramıştır ama bu manâyı takviye eden eserler vardır,
meselâ;
İmâm Mâlik ve İmâm
Şafiî, İbn Ömer'in şöyle dediğini rivayet ederler; "Oruçlu iken kendi
isteği ile kusan kişiye kaza gerekir. Kend isteği olmadan kusana ise, kaza
yoktur."
Hattâbî, oruçlu iken
bile bile yemeyi isteyerek kusmanın sadece kazayı gerektirdiğim söylemiştir.
Ancak yeri gelince izah edileceği üzere bu, bütün ulemânın ittifak ettiği
birşey değildir. Meselâ Hanefîlere göre, kas-den yeme-içme hem kazayı hem de
keffâreti gerektirir.